Beynin Ritmi: Yiyecek ve Giyim Sektöründe Müziğin Nöropazarlama Gücü

Günümüzde tüketici davranışlarını anlamak ve etkilemek, işletmeler için her zamankinden daha kritik bir hale geldi. Özellikle yiyecek ve giyim sektöründe, müşterilerin satın alma kararlarını şekillendiren faktörler sadece ürünlerin kalitesi veya fiyatıyla sınırlı değil. İşletmeler, müşterilerin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkilemek için çeşitli stratejiler geliştiriyor. Bu stratejilerden biri de nöropazarlama – insan beyninin karar verme süreçlerini anlamaya odaklanan bir disiplin. Peki, yiyecek ve giyim işletmelerinde dinletilen müziklerin nöropazarlama ile nasıl bir ilişkisi var? Gelin, bu konuyu derinlemesine inceleyelim.

Müzik, insan beyni üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Araştırmalar, müziğin duyguları tetiklediğini, hafızayı canlandırdığını ve hatta davranışları yönlendirdiğini gösteriyor. Özellikle perakende ortamlarında dinletilen müzik, müşterilerin mağazada geçirdikleri süreyi, satın alma davranışlarını ve hatta harcama miktarlarını etkileyebilir. İşte tam da bu noktada, nöropazarlama devreye giriyor.  Örneğin, lüks bir restoranda çalınan klasik müzik, müşterilerin daha rafine bir deneyim yaşamasını sağlayabilir ve bu da daha yüksek fiyatlı menü seçeneklerine yönelmelerine neden olabilir. Nöropazarlama araştırmaları, belirli müzik türlerinin iştahı artırabildiğini ve hatta belirli yiyecekleri daha çekici hale getirebildiğini gösteriyor.

Örneğin, yüksek sesli ve hızlı tempolu müzik, fast food restoranlarında daha sık tercih edilir çünkü bu tür müzik, müşterilerin daha hızlı yemek yemelerini ve daha çabuk ayrılmalarını sağlar. Bu, özellikle yoğun saatlerde işletmenin verimliliğini artırmaya yardımcı olur. Diğer yandan, yavaş tempolu ve sakin müzikler, müşterilerin daha uzun süre kalmasını ve daha fazla içecek veya tatlı sipariş etmesini teşvik edebilir.

Nöropazarlama çalışmaları, müziğin sadece duyguları değil, aynı zamanda algıyı da etkilediğini gösteriyor. Örneğin, lüks bir giyim mağazasında çalınan klasik müzik, müşterilerin ürünleri daha kaliteli ve pahalı olarak algılamalarını sağlayabilir. Bu da marka imajını güçlendirir ve müşterilerin daha yüksek fiyatlı ürünlere yönelmesine neden olabilir.

Yiyecek ve giyim işletmelerinde dinletilen müzikler, tüketici davranışlarını şekillendirmede önemli bir rol oynar. Nöropazarlama, bu süreci bilimsel yöntemlerle analiz ederek, işletmelerin müzik seçimlerini optimize etmelerine ve müşterilerin satın alma kararlarını etkilemelerine yardımcı olur. Doğru müzik seçimi, müşterilerin duygularını, algılarını ve davranışlarını etkileyerek, işletmelerin başarısını artırabilir.

Eğer siz de işletmenizde nöropazarlama tekniklerini kullanarak müşteri deneyimini optimize etmek istiyorsanız, uzman ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #blog

Bayramın Duygularımız Üzerindeki Etkisi

Bayramlar, yoğun şehir hayatının koşuşturmacası içinde ihmal ettiğimiz ailemizi ve sevdiklerimizi görmek için önemli bir fırsat sunar. Uzmanlar, bayram ziyaretlerinin rutin alışkanlıkların dışına çıkarak sevdiklerimizle zaman geçirmenin ruh sağlığımızı olumlu yönde etkilediğini vurgular. Ayrıca, bayramlar insanların duygusal, düşünsel, sevinçli, söylemsel ve eylemsel olarak bir araya gelmelerine katkı sağlar. Bu özel zaman dilimi, bencilliği, çıkarcılığı ve ayrışmayı azaltırken sevgi, saygı, barış, kardeşlik, mutluluk ve paylaşma duygularını artırır.

Eski kuşaklar, geleneksel bayramların insanlık değerlerini ve dayanışmayı öne çıkardığını bilir ve yaşarlar. Bu nedenle, günümüzde bu tür bir birleştirici, sevgi dolu ve hoşgörüyü öne çıkaran özelliklere daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu fark edebiliriz. Bu farkındalığa sahip aileler ve ebeveynler, çocuklarının bayram geleneklerini devam ettirmesi ve gelecek nesillere aktarması için çaba gösterirler. Ortak değerler paylaşmak ve bir arada olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşatır.

Bayramlar, insan olmanın ve toplum olarak birlik ve beraberlik içinde olmanın somutlaştığı anlardır. Bu özelliğiyle, bayramlar bencilliği, çıkarcılığı, bölünmeyi ve anlaşmazlığı azaltırken, sevgi, saygı, barış, kardeşlik, mutluluk ve paylaşma duygularını artırır.

Bayram genellikle birçok farklı duygu ve hissin ortaya çıktığı bir zaman dilimidir. Bunlar arasında sevinç, mutluluk, heyecan, huzur, şükran ve birlik duyguları ön planda olabilir. Bayramlar, sevdiklerimizle bir araya gelme, paylaşma, yardımlaşma ve birlikte olma fırsatı sunduğu için genellikle pozitif duygularla ilişkilendirilir. Ancak bazı durumlarda özlem, hüzün veya nostalji gibi daha karmaşık duygular da ortaya çıkabilir, özellikle bayramlarda sevdiklerini kaybetmiş olanlar için. Özetle, herkesin kişisel deneyimleri ve yaşadığı durumlara bağlı olarak bayramda hissedilen duygular değişebilir.

Yine bayramlar toplumun güven duygusunu pekiştiriyor. Kollektif bir biçimde hissedilen duygular sayesinde bir topluluğun içinde varlığını sürdüren bireyler güvende hissediyor. Bu hisler sayesinde, gündelik yaşamda sık karşılaştığımız kaygı, stres, üzüntü, telaş gibi zorlayıcı duygu ve durumları dengelenmiş oluyor. Sonuç olarak bayramlar biyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan önemli etkiler yaratıyor.

Neuromark ailesi olarak sevdikleriniz ile birlikte mutlu, sağlıklı bayramlar diliyoruz.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Yüksel, G. (2011). Kastamonu’da dini bayramları kutlama gelenekleri ve bu geleneklerin insan ilişkilerine etkisi. Akademı̇k Bakiş Dergı̇sı̇, 26, 1-26.,

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #bayramtatili, #blog

Nöroplastisite: Beyni Dizayn Etmek

Nöroplastisite kelimesi ilk defa nöron yapılarında gözlemlenen değişiklikleri tanımlamak için 1948’de Polonyalı sinirbilimci Jerzy Konorski tarafıdan kullanılmıştır.

Nöroplastisite, beynin esnekliği ve değişebilirliği yeteneğini ifade eden bir terimdir. Bu kavram, beynin yapısının ve işlevlerinin deneyimler, öğrenme, travma ve diğer çevresel etkenler altında nasıl değişebileceğini açıklar. Nöroplastisite, beyinin adapte olma yeteneğidir. Deneyimlerimiz doğrultusunda bazı sinir bağlantıları güçlenirken diğerleri zayıflar veya tamamen değişir. Yeni bir şey öğrendiğimizde, sinir hücrelerimiz arasında yeni bağlantılar oluştururuz. Beynimiz, yeni durumlara uyum sağlamak için bu bağlantıları tekrar düzenler ve yeniden yapılandırır.

Bu süreç, deneyimlerimize ve öğrenme süreçlerimize bağlı olarak gerçekleşir. Örneğin, bir beceriyi tekrar tekrar uyguladıkça, ilgili sinir yolları güçlenir ve bu beceriyi daha iyi hale getirir. Aynı şekilde, bir beceriyi kullanmamız durmadığında veya bir travma sonrası, ilgili sinir yolları zayıflayabilir veya değişebilir.

 Nöroplastisite, beyin hasarının iyileşmesi ve rehabilitasyon süreçlerinde de büyük önem taşır. Örneğin, felç sonrası rehabilitasyon sürecinde, beyindeki sağlıklı alanlar hasar gören bölgelerin fonksiyonlarını üstlenebilir veya yeni bağlantılar oluşturabilir, bu da hastanın hareket kabiliyetini geri kazanmasına yardımcı olabilir.

Beynimizin işleyişini değiştirmek için ilaçlar ve kimyasallar kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda psikolojik düşünce kalıplarımızı modifiye etmek için büyük çaba harcıyoruz. Ancak, günlük hayatımızda sıkça yaptığımız basit aktiviteler bile beynimizin yapısını ve fonksiyonunu kalıcı ve belirgin şekilde değiştirebilseydi, öğrenmenin değeri daha da belirgin hale gelirdi.

Nöroplastisite ve öğrenme arasındaki ilişki oldukça belirgindir: Yeni bir şey öğrendiğimizde, beynimiz yeni nöronlar arası bağlantılar kurar. Her öğrenme deneyimi, beynimizin mevcut işleyişini değiştirebilecek potansiyele sahiptir. Öğrenme sürecinde, beynimiz nöroplastisite özelliğinden faydalanabilir. Özellikle yeni bir dil öğrenmek veya yeni bir enstrüman çalmak gibi karmaşık beceriler, bu esneklikten yararlanabilir. Bu tür öğrenmeler, beynin nasıl hedefe yönelik olarak şekillendiğini anlamamıza yardımcı olabilir.

 Beynimizin olağanüstü yeteneklerini günlük yaşantımıza entegre etmek, nöroplastisiteyi teşvik etmeye ve bakış açımızı genişletmeye bağlıdır.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

KAPUOĞLU, E. Ç. (2023). EĞİTİM ve ÖĞRENMENİN FİZYOLOJİK TEMELİ: NÖROPLASTİSİTE. FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (36), 447-464

Başaran, D. C., Yıldırım, F., Ekenci, B. Y., Kılıç, S., & Ülgen, P. (2013). Nöroplastisite ve Güncel Yaklaşımlar. Başkent üniversitesi15. C. E. Ackerman, et al. Nöroplastisite Nedir? Beynimiz, Değişen Çevre Koşullarda Kendisini Nasıl Değiştirir?. (11 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 6 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/9644

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #nöroplastisite, #blog

Siyasi Seçimler ve Duygular

Günümüzde, siyasi liderlerin seçmen davranışlarını etkilemeye çalışırken, hem mantıklı hem de duygusal iletişim stratejilerini kullandığı genel bir kabuldür. Araştırmalar, seçmenlerin karar alma süreçlerinde duygusal faktörlerin sadece mantıksal faktörler kadar etkili olduğunu göstermektedir. İktidar lehine duygusal manipülasyonun tarihsel kökenleri eski dönemlere dayansa da, son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar, bu stratejilerin kullanımını daha sofistike ve etkili hale getirmiştir.

Seçmenlerin politik karar verme süreçlerinde aktif olarak mantıksal düşünce süreçlerini kullandığına dair bir iddia olsa da, araştırmalar duygusal etkilerin aslında daha baskın olduğunu göstermektedir. Ayrıca, seçmenlerin her zaman bilgiyi objektif bir şekilde değerlendirememesi, duygularının ve tepkilerinin kararlarını yönlendirdiğini göstermektedir.

Duygular, seçmenlerin etkilenmesinde kitle iletişim araçlarının rolünü ve gücünü açıkça göstermektedir. Siyasal iletişimin merkezinde bulunan kitle iletişim araçları, seçim kampanyalarının teknik ve taktiklerini geliştirerek dönüştürmektedir. Bu nedenle, siyasi liderlerin seçmene doğrudan kitle iletişim araçları üzerinden ulaşması, toplumsal dönüşümdeki mesaj stratejilerini yansıtmak için gereklidir. Dolayısıyla, bu konuda ele alınan bireyin duygusal değişimleri, toplumsal hareketlilik içinde izlenmekte ve siyasal iletişim stratejileri de buna göre şekillendirilmektedir. Seçim döneminde öne çıkan duygular şunlardır;

Seçim dönemleri aynı zamanda belirsizlikle de ilişkilendirilir. Belirli bir sonucun belirsizliği, geleceğe dair endişeleri artırabilir ve stres seviyelerini yükseltebilir. Seçim dönemleri genellikle büyük heyecan ve coşkuya neden olur. Belirli bir adaya veya partiye karşı olan destek veya umut, bireylerde olumlu duyguların artmasına ve heyecanın yükselmesine yol açabilir.

Bazı bireyler, seçim sonuçlarından dolayı umutsuzluğa veya kaygıya kapılabilirler. Belirli bir adayın seçilmesinin veya belirli politikaların uygulanmasının olumsuz sonuçlar doğuracağına dair endişeler bu duyguları artırabilir. Seçim dönemleri aynı zamanda bir araya gelme ve dayanışma duygularını da teşvik edebilir. Belirli bir aday veya partiye destek veren kişiler arasında birlik ve dayanışma duyguları oluşabilir.

Sonuç olarak, siyasi seçimlerin duygusal etkileri, geniş bir yelpazede değişebilir ve bireylerin genel duygusal durumlarını etkileyebilir.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Akdağ, M., & Özdemir, M. (2021). Seçmen Kararlarında Duyguların Rolü ve İşlevi: Duygusal İçerikli Reklamlar Üzerine Bir Analiz. Selçuk İletişim, 14(2), 895-926.

Kurtbaş, İ. (2015). Seçmen Psikolojisine Dair Psiko-Politik Bir Tahlil “Politik Psikoloji Ekseninde Deneysel Bir Çalışma”. Journal of Administrative Sciences and Policy Studies, 3(2), 91-11.

Bağcan, S., SAVAŞ, S., & TUNÇAY, E. (2021). SOSYAL MEDYADA DEMOKRASİYE LİDER MÜDAHALESİNİ GÖZLEMLEMEK: 2020 ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ’NDE TRUMP VE BIDEN’IN TWEETLERİNİN İÇERİK VE DUYGU ANALİZİ AÇISINDAN İNCELENMESİ. Turkish Online Journal of Design Art and Communication, 11(3), 1073-1097.

Etiketler:#nöropazarlama, #nörobilim, #türkiye, #seçimgünü, #blog

Suyun Beynimiz Üzerindeki Etkisi

22 Mart Dünya Su Günü kutlu olsun. Bu hafta yeryüzünde neredeyse yaşayan her canlı için büyük öneme sahip olan suyun beyin üzerindeki önemli etkilerine odaklanacağız. Öncellikle Dünya Su Günü’nün tarihçesine değineceğiz. 1993’te Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen karar, dünya genelinde artan temiz su sorununa odaklanmak için önemli bir adımdır. Bu kararla birlikte 22 Mart, Dünya Su Günü olarak ilan edilmiştir. Dünya Su Günü, içilebilir su kaynaklarının korunması ve artırılması için uluslararası toplumu bir araya getirerek somut adımlar atmayı amaçlamaktadır. Bu özel gün, suyun sadece bir kaynak olarak değil, aynı zamanda bir insan hakkı ve yaşam kaynağı olarak ele alınmasını vurgulamaktadır. Su krizlerinin etkilerini azaltmak, su kaynaklarını etkin bir şekilde yönetmek ve su erişimini herkes için adil ve sürdürülebilir hale getirmek için küresel iş birliğini teşvik etmek önemlidir. Bu çabalar, gelecek nesiller için yaşanabilir bir dünya sağlamak adına kritik bir öneme sahiptir.

Beyin, vücuttaki diğer organlar gibi sürekli olarak suya ihtiyaç duyar. Hidrasyon, beyin fonksiyonlarını destekler ve beyin dokusunun sağlığını korur. Yeterli su tüketimi, beyin hücrelerinin doğru şekilde çalışmasını sağlar. Ayrıca vücudumuzun büyük bir kısmının su ile dolu olduğunu biliyoruz. Ancak beynimizin %78-80’inin sudan oluştuğunu öğrenmek gerçekten şaşırtıcı olabilir. Gri-beyaz ve sert görünen yapının çoğunlukla sudan oluşması, aslında beynin korunmasında oynadığı önemi daha da vurgular. Suyun beyin için önemi oldukça büyüktür çünkü beyin büyük ölçüde suya bağımlı bir organdır. Su, vücutta sinir iletimi için gerekli olan elektrolit dengesini korur. Elektrolitler, sinir hücrelerinin uygun iletişimini sağlamak için önemlidir. Yetersiz su alımı, sinir iletimini etkileyebilir ve beyin ile vücut arasındaki iletişimi zayıflatabilir.

Su, beynin dışarıdan gelen darbelere karşı dirençli olması kritik önem taşır. Kafatası gibi sert bir yapı, bu darbelere karşı bir kalkan görevi görür. Ancak sadece sert bir kafatası yeterli değildir; beyini çevreleyen sıvılar da darbeleri emmek ve yaymak için önemlidir. İşte beynimizdeki suyun birincil görevlerinden biri budur: Darbeleri emmek.  Beynin sıvı ortamı, darbeleri emerken aynı zamanda beyin dokusunu korur. Bu sıvılar, beyin dokusunu sarsıcı etkilerden korur ve beyin hasarını en aza indirir. Bu şekilde, sadece kafatasının sağladığı koruma değil, aynı zamanda sıvılarla dolu ortamın sağladığı destek de önemlidir.

Susuzluk, beyindeki psikolojik faaliyetleri de etkiler. Özellikle bazen zihinsel bulanıklık, stres ve gerginlik gibi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir. Yeterli su tüketimi, ruh sağlığı ve beyin sağlığı için elzemdir. Özetle hepimiz suyun yaşam faaliyetlerinde ne kadar büyük öneme sahip olduğunu biliyoruz. Ancak bazen gündelik hayat telaşında bunu unutabiliyoruz. Bizler hevesle bu gibi önemli ama gündelik bilgileri hatırlatmaya devam edeceğiz.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Ç. M. Bakırcı. Su Dolu Beyin: Su, Beynimiz İçin Neden Önemli?. (24 Şubat 2013). Alındığı Tarih: 20 Mart 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1023

DEDEKAYOĞULLARI, H., & Ayşe, Ö. N. A. L. (2011). ÇEVRE-İNSAN SAĞLIĞI İLİŞKİSİ AÇISINDAN SU VE SU ANALİZİNİN ÖNEMİ. Journal of Istanbul Faculty of Medicine, 72(2), 65-70.

Etiketler:#nöropazarlama, #nörobilim#dünyasugünü, #blog

Müşteri Hizmetlerinde Öne Çıkan Duygu ve Duygu Durumları

Değişen dünya da duygularımız ve duygularımızı ifade etme biçimlerimiz de değişti. Özellikle son üç yıldır sosyal medya platformlarında psikologların duyguları, deneyimleri ve insan doğasını detaylı anlatması kitlelerin benliklerini ve dahi duygularını sorgulamasını sağladı. Binlerce insan terapi hizmetlerinden faydalandı. Duyguların zayıflık olmadığına aksine insan doğasının kilit taşı olduğu kanaatine varıldı. Bugün sadece duygular fark edilmedi. Aynı zamanda duyguları ifade ediş biçimlerimiz de öne çıktı. Gerek sosyal ortamlarda gerek aile içinde ve dahi şirketler içinde duygular ifade etmek popülerleşti.

Duygularla kurulan diyaloglar, bireyler için önemli bir iletişim parçası haline geldi. Gündelik yaşamda ve dahi hayatın farklı yönlerinde duyguların böylesine öne çıkması şirketlerin, müşterileri daha iyi anlamak ve müşteriye daha iyi hizmet sunmak adına duyguları daha fazla önemsediği, bu duruma yönelik yeni stratejiler ürettiği bilinmektedir. Olumlu duyguların müşteri memnuniyeti, sadakati ve satın alma sonrası kolaylık algılamaları ile pozitif bir şekilde ilişkilendirildiği, olumsuz duyguların ise ilgili değişkenlerle olumsuz yönde ilişkili olduğu belirlenmektedir. Müşterilerin sadece mantıksal nedenlere dayalı kararlar almadığı, duyguların da bu kararlarda etkili olduğu fikri giderek daha fazla kabul görmektedir. Müşteri duygularının işletmelerce tespiti ve anlaşılması, işletmelere müşteri memnuniyeti ve sadakatinin temininde ve müşterinin satın almalar sonrası yaşadığı sorunları işletme ile çözmesinin sağlanmasında kolaylık sağlayacaktır.

  Müşteri hizmetlerinde en çok öne çıkan duygu ve duygu durumları ise;

Şaşkınlık: Beklenmedik bir durumla karşılaşan müşterilerde şaşkınlık duygusu gelişebilir. Şaşkınlık sonucunda daha dürtüsel davranışlar sergileyebilir. Özellikle sorunun giderilmesi noktasında daha ısrarcı tavırlar sergilenebilir.

Kaygı: Ürün veya hizmetle ilgili bir problemle karşılaşan müşterilerde endişe duygusu gelişebilir. Bunun sonucunda markaya yönelik olumsuz bir bakış açısı geliştirilebilir.

Sabırsızlık: Özellikle gün içinde mesai saatleri içerisinde yoğun bir tempo da daha aceleci davranışlar sergilenebilmektedir. Uzun bekleme süreleri veya hızlı bir çözüm beklenen durumlarda, sabır veya acele duyguları ön plana çıkabilir. Sorunun çözülmesi noktasında uzun bekleme süresi müşterinin markayı olumsuz karşılamasına sebep olabilir.

Memnuniyet: Müşterilerin ihtiyaçlarının karşılandığı ve beklentilerinin karşılandığı durumlarda memnuniyet duygusu hâkim olabilir.

Mutluluk/Minnettarlık: Olumlu bir deneyim yaşayan müşteriler, teşekkür veya minnettarlık duygularını ifade edebilirler. Bu durum markaya yönelik pozitif algılar oluşmasını sağlayabilir ve marka sadakatini etkileyebilmektedir.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Uslu Divanoğlu, S., İçerli, L., & Arsu, T. (2018). Tüketicilerin duygusal zekâsının içgüdüsel ve kompülsif satın alma davranışları üzerindeki etkisi: Aksaray ili örneği.

Etiketler:#nöropazarlama, #nörobilim#müşterihizmetleri, #duygular, #blog

Sosyal Medyadaki Influencerların Tüketici Duyguları Üzerindeki Etkisi

Günümüzde, insanlar için önemli bir sosyalleşme alanı olan sosyal medya platformları, artık gündelik yaşamın bir parçası olmaktan çok gündelik yaşamın kendisi haline geldi. Bireyler, sosyal medya profilleri aracılığıyla kişiliklerini tanıtıyorlar. Özellikle takipçi sayısı ve beğeni sayısı, saygınlık kazanmada önemli bir ölçüt haline geldi. Dolayısıyla, daha fazla takipçisi olan kullanıcılar, geniş kitlelere ulaşmanın ve etki yaratmanın daha kolay olduğunu görebiliyorlar. Şimdi influencer dünyasını tanımlayalım…

Influencer, etkileyen kişi anlamına gelir. Aynı zamanda Influencer Pazarlaması olarak da bilinen bir pazarlama türünü uygulayan kişilere de denir. Sosyal medya platformlarında geniş bir takipçi kitlesine sahip olan, bu kitlenin davranışlarını etkileyebilen ve dolayısıyla takipçilerinin satın alma kararlarını değiştirebilen kişilere Influencer denir.

İnfluencerların tüketici üzerindeki etkisi oldukça büyük ve giderek artıyor. İnsanlar, güvenilir, samimi ve ilgi çekici buldukları influencerların tavsiyelerine daha fazla değer veriyorlar. İyi bir influencer, belirli bir ürün veya markanın reklamını yaparken doğal bir şekilde ürünü kullanır gibi davranır ve takipçilerine gerçek deneyimlerini sunar. Bu, takipçilerin ürünlere ve markalara daha olumlu bir bakış açısı geliştirmelerine yol açabilir.

“Influencer Pazarlama Raporu’nda, markaların influencer’larla yaptıkları iş birlikleri ücretli, ürün karşılığı ve etkinliğe davet olmak üzere üç kategoride inceleniyor. Reklam veren, influencer’larla belirli bir paylaşım sayısı veya her bir paylaşım için ödeme şeklinde “ücretli” iş birliği yapabilir. Ayrıca, markalar yapacakları reklam kampanyası kapsamında influencer’lara ücretsiz markalı ürünler göndererek, influencer’ların bu ürünlerle ilgili içerik paylaşımı yapmasını teşvik edebilirler. Bunun yanı sıra, influencer’ı markanın düzenlediği bir etkinliğe davet ederek, ücret karşılığı veya gönüllü olarak bu davetle ilgili paylaşımda bulunmasını sağlayabilirler. Markalar, bu iş birliklerinin yanı sıra farklı iş birliği stratejileri de izleyebilirler. Bu stratejiler, markanın hedeflerine göre şekillenir ve marka elçiliği, ürün yerleştirme ve etkinlik yorumlama olmak üzere üç kategoriye ayrılabilir. Marka elçisi, markanın kimliğini uzun süreli bir ilişki çerçevesinde ücret karşılığı temsil eden kişidir.”

İnfluencerların kendi yaşamlarını, duygularını sosyal medya kullanıcıları ile paylaşması, kullanıcıların duygusal bağ oluşturmasını sağlıyor. Kullanıcılar, influencerlarla ilgili herhangi bir negatif durumda influencerları destekliyor. Çoğu kullanıcı üründen ziyade infuencerla kurduğu duygusal bağdan dolayı da tüketim yapabilmektedir. Yine kadınlar son bir yılda Instagram’da Influencer’lar tarafından tanıtılan ürünleri erkeklere göre daha fazla satın almıştır. Bu da Instagram’da kadınlara yönelik yapılan reklam faaliyetlerinin erkeklere göre daha etkili olabileceğini göstermektedir.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

KIRAN, S., YILMAZ, C., & İlkim, E. M. R. E. (2019). INSTAGRAM’DAKİ INFLUENCER’LARIN TAKİPÇİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ. Uluslararası Yönetim Bilişim Sistemleri ve Bilgisayar Bilimleri Dergisi3(2), 100-111.

Erdoğan, H., & Özcan, B. M. (2020). Influencer pazarlaması kullanımının tüketicilerin satın alma niyetine etkisi: Instagram influencerları üzerine bir araştırma. İşletme Araştırmaları Dergisi12(4), 3813-3827.

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #tüketiciduyguları, #influencer, #sosyalmedya, #blog

Online Alışveriş ve Tüketici Algısı

Teknolojik, gelişmelerin hayatımızın her alanına yayılması, günlük rutinlerimizi daha hızlı ve etkili hale getiriyor. Artık bir ihtiyacımızı karşılamak için fiziksel olarak bir mağazaya gitmek zorunda kalmıyoruz. online alışveriş sayesinde istediğimiz ürünleri kolayca temin edebiliyoruz. Bu durum, büyük bir kolaylık sağlıyor. Çünkü geniş ürün yelpazesi, her türlü ihtiyacı karşılayacak bir seçenek bulmayı daha mümkün kılıyor. Son dönemde online alışveriş sitelerinin “süper app” olma çabalarıyla birlikte, market alışverişi, elektronik ürünler, giyim ve daha birçok farklı kategoride ürünü aynı platformda bulabiliyoruz. Bu da hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorgunluktan kaçınmamızı sağlıyor ve zaman tasarrufu sağlıyor. Artık birkaç tıklama ile tüm bu ihtiyaçları karşılayabiliyoruz.

Online alışveriş uygulamaları ve sitelerinin sunmuş olduğu bir başka avantaj ise büyük indirimlerdir. Bu indirimler sayesinde tüketiciler, bilişsel olarak daha tatmin olur ve indirim veya bedava hissi, mutluluk ve haz hormonlarını serbest bırakabilir. Bu da, tüketicilerin bu tür yenilik ve fırsatlar sunan online alışveriş markalarına karşı olumlu duygular beslemesini sağlar. Sadakat ve bağlılık gibi duygusal bağlar oluşturur.

Tüketiciler genellikle çeşitli satıcıların fiyatlarını karşılaştırarak en uygun fiyatı bulmaya çalışırlar. Ayrıca online alışveriş sitelerinde sık sık indirimler ve kampanyalar bulunabilir. Yine online alışveriş sitelerindeki yorum bölümü kişilerin diğer kişilerin deneyimine ulaşmasını sağlıyor. Bu da tüketicilerin satın almadan önce ürün hakkında daha fazla bilgi edinmelerini sağlar. Bir anlamda, online markaların, sitelerinde ve uygulamalarında yorum bölümüne kullanıcı deneyimi açısından önem vermesi oldukça kritik bir detaydır. Özellikle hem tasarım hem de yorumların sunuluş biçimi açısından, yorum bölümünün tüketicilerin duygularına hitap etmesi son derece önemlidir. Burada hem olumlu hem de olumsuz yorumların yapılacağı düşünüldüğünde, markanın yorum bölümü için çalışmalar yapması gerekebilir.

Tüketicilerin online alışveriş davranışlarını duygusal olarak incelediğimizde;

Birçok kişi için alışveriş yapmak keyifli bir aktivitedir. Online alışveriş, tüketicilere rahatlıkla evlerinde otururken alışveriş yapma imkanı sunduğu için bu keyfi artırabilir. Yeni bir ürün satın almak veya istenen bir eşyayı bulmak insanlara tatmin duygusu yaşatabilir. Online alışveriş, bu tatmin duygusunu hızlı bir şekilde sağlayabilir. Online alışveriş yapmak, tüketicilere seçim yapma özgürlüğü ve kontrol hissi verir. Tüketiciler, istedikleri ürünleri istedikleri zaman ve fiyat aralığında bulma konusunda daha fazla kontrol sahibi olurlar. Kişilerin markaya yönelik hissettiği her duygu, marka ile bağlılığı arttırabilir.

Referans: Psikolog Merve Altındağ

Uygun, M., Özçifçi, V., & Divanoğlu, S. U. (2011). Tüketicilerin online alışveriş davranışını etkileyen faktörler. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi3(2), 373-385.

DANIŞMAZ, A. T. (2020). Covıd-19 salgınının tüketicilerin online alışveriş tercihine etkisi. Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi9(2), 83-90.

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #tüketici, #onlinealışveriş, #blog

Tüketicinin Satın Alma Kararını Etkileyen Duygular

Duygular, geçmişte psikoloji, felsefe ve sosyoloji alanlarında derinlemesine incelenirken, son 20 yılda beyin bilimleri, davranışsal ekonomi ve oyun teorisi gibi disiplinlerde gerçekleşen önemli ilerlemeler sayesinde insan davranışlarının anlaşılmasında önemli bir odak haline gelmiştir. Bu alandaki dönüşüm, insan davranışlarının anlaşılmasında yeni bir perspektif sunmuş ve duyguların rolünü vurgulamıştır. Pazarlama bilimi de bu gelişmelerden etkilenerek, birçok araştırmacının odak noktası haline gelmiştir.

Tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen duygusal faktörler, pazarlamacılar için önemli bir odak noktasıdır. Markalar, tüketicilerin duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve onlara duygusal olarak bağlanmalarını sağlamak için çaba gösterirler. Duygular, tüketicilerin tutumları, ürün değerlendirmeleri, kararları ve memnuniyetleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra, tüketim deneyimlerini değerlendirirken duyguların rolü büyüktür, hatta bazen bir tüketim deneyiminin sonucu olarak da ortaya çıkabilirler. Duygular, önceden kodlanmış genellemelere dayalı otomatik tepkilerdir. Bilinç dışında depolanan önceden oluşturulmuş yargılara dayanarak, dünya hakkında hızlı ve otomatik bir şekilde değerlendirmeler yaparlar ve bu da psikosomatik tepkilere yol açabilir.

Montelongo’na göre bireylerin duygusal satın alma güdüleri ve nedenleri çeşitlidir. Özellikle bazı duygular satın alma davranışında öne çıkar. Bunlar;

Heyecan: Müşterilerde duygusal satın alma güdüsü yaratabilecek bir diğer faktör ise son teknolojiye dayalı tarz ve moda anlayışını yansıtan, mevcut ürünleri değiştirebilecek yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi veya üretimi ile ortaya çıkan heyecanıdır. Ancak markanın sürekli yeni bir ürün ile çıkması tüketici de güven duygusunu sarsabilir. Güvenlik: Özellikle elektronik cihazlar, taşımacılık gibi endüstrilerde, belirli ürünlerin satın alınmasının en belirgin duygusal nedenlerinden biridir. Bu tür endüstrilerde ürünlerin güvenlik ve güvenilirlik özellikleri vurgulanarak duygusal satın alma teşvik edilebilir. Korku: Farklı müşterilerin farklı zamanlarda farklı ürünlerle ilgili endişeleri olabilir, bu yüzden bu endişeleri ele alma çabaları duygusal satın alma motivasyonunu tetikleyebilir. Örneğin, bazı ürünlerin satın alınmaması durumunda uzun süre bulunamayacakları korkusuyla müşterilerde bir duygusal satın alma hissi uyandırabilir.

Tüketicilerin o anki duygu hali de tüketim davranışlarını etkileyebilmektedir. Olumlu duyguya sahip tüketiciler ürün seçimini kısa tutarken, olumsuz duyguya sahip tüketiciler ürün hakkında daha fazla bilgi toplama eğilimine girmektedir (Chen vd., 2015). Tüketiciler ihtiyaç duydukları ürünleri tüketince olumsuz duygular içerisinde olmaktayken, ihtiyacı olan ürüne erişemeyen veya tüketim sağlayamayanlar ise gerginlik ve hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular içerisine girmektedir (Bagozzi vd., 1999).

Referans: Psikolog Merve Altındağ

KARAMAN, D. (2021). TÜKETİCİ SATIN ALMA KARAR SÜRECİNDE ETKİLİ OLAN DUYGULAR VE NEDENLERİN KUŞAKLAR KAPSAMINDA İNCELENMESİ. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(45), 107-119. https://doi.org/10.30794/pausbed.784589

Etiketler: #nöropazarlama, #nörobilim, #tüketici, #satınalmakararı, #duygular, #blog