Manalı bir bağ olan anne ve çocuk arasındaki ilişki üzerine birçok edebi eser, müzik ve film üretilmiştir. Bu bağ, tanımlanmasına rağmen hala tam olarak anlaşılamayan ve dışarıdan gözlemleyenleri hayrete düşüren bir niteliğe sahiptir.
Çocuklar, annelerinin sevgisi ve ilgisi karşısında yetersiz hissedebilir ve bu durum, “anneyi anne gibi sevememenin getirdiği mahcupluk hissi” ile yaşanabilir. Peki, bu eşsiz bağın nörobilimsel temeli nedir?
Öncelikle yapılan yeni çalışmalarla birlikte bu tecrübe ve etkilerinin daha anne karnındayken başladığı ve annenin duygusal yaşantısının fetüs üzerindeki etkilerinin yetişkinliğe kadar sürdüğü gözlenmiştir.
Anne, çocuğunu taşırken, anne karnındaki bebekle başlayan bir bağ oluşur. Bu dönemde anne, çocuğuna fiziksel olarak yakındır, duygusal bir bağ kurar ve bu süreç, anne ile çocuk arasındaki ilk bağlantıyı oluşturur.
Anne karnında başlayan ve erken yaşlarda karşılaşılan yaşam deneyimleri, beyinde değişikliklere neden olarak ilerleyen yaşlarda da etkisini sürdürmektedir. Özellikle ruh sağlığı açısından önemli etkiler yarattığı bir dizi araştırma tarafından ortaya konmuştur.
Hamilelik sırasında endişeli ve stresli olan annelerin çocuklarının yaşamlarının ilk iki yılı boyunca bunu yaşamaya devam ettikleri gözlenmiştir. Stres hormonlarının yüksek seviyeleri, bebeğin beyin gelişimini etkileyebilir. Özellikle hipokampüs ve amigdala gibi stresle ilişkilendirilen beyin bölgelerinde değişikliklere yol açabilir.
Stres, anne vücudunda hormonal dengesizliğe neden olabilir. Bu durum, bebeğin hormonal sistemini etkileyebilir ve bu etkiler uzun vadeli olabilir. Gebelik döneminde yaşanan anksiyete, depresyon ve stres, sadece annenin değil, aynı zamanda bebeğin sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu durum, düşük riskini, erken doğumu, düşük doğum ağırlığını ve bu durunun beraberinde getirdiği riskleri artırarak sonuçlanabilir.
Kanada’da, 1998 yılında Kuzey Amerika’da yaşanan ve 3 milyon insanı yaklaşık olarak 1,5 ay süreyle elektriksiz bırakan ‘Buz Fırtınası” mağduru anneler üzerinde yapılan bir çalışmada felaket sırasında hamile olan ve felaketin sonuçlarını yaşayarak strese maruz kalan annelerin çocukları üzerinde zekâ ve dil yeteneklerini ölçen testler uygulanmıştır.
Sonuçlar kontrol grubuyla karşılaştırıldığında uzun süreli ciddi strese maruz kalmış bu annelerin çocuklarının zekâsında ve dil yeteneklerinde diğer çocuklara göre gerilik gözlenmiştir.
Referans:
Psikolog Merve Altındağ
Twardosz S., Lutzker J. R. (2010). Child maltreatment and the developing brain: a review of neuroscience perspectives. Aggress. Violent Behav. 15, 59–68
DiPietro JA, Costigan KA, Sipsma H (2008) Continuity in self-report measures of maternal anxiety, stress, and depressive symptoms from pregnancy through two years postpartum. J Psychosom Obstet Gynaecol 29:115–124.
Etiketler: #nöropazarlama, #beyin, #nörobilim, #annecocuk