Kaygının Beyin Üzerindeki Etkileri

Gündelik yaşamın farklı anlarında karşılaştığımız belirli durumlar, kaygı hissine neden olabilir. Bu duygu, bazen iş yerinde, bazen topluluk içinde veya geleceğe dair endişelerle şu anı etkileyebilir. Kaygı, bizi harekete geçiren bir duygu olup, negatif etkilere sebep olabilir. Kaygı, bedenin ve beynin, gerçek ya da hayali, tehdit ya da tehlike algısı ile oluşan bir durumdur. Kaygı durumları, endişenin aşırı bir derecesi olarak tanımlanır ve strese verilen en ortak tepkilerden biri olarak kabul edilir.

Kaygı, stresli durumları engellemeyi veya bu tür durumlardan kaçınmaya yönlendiren bir duygudur ancak bu kaçınma davranışları, benzer durumlarla yüzleşmeyi daha zorlaştırabilir ve özgüven kaybına sebep olabilir. Kaçınma, rahatsız edici düşünceler ve görevlerden kaçınmayı içerebilir, bu da aktivitelerde ve performansta düşüşe neden olabilir.

Kaygı, beyinin çok farklı anlarını etkilemektedir. Radboud Üniversitesi Donders Enstitüsü’nde BobBramson ve SjoerdMeijer tarafından yapılan araştırmada, kaygı içeren durumlarda kaygılı kişilerin, kaygısı olmayan kişilere göre farklı bir ön beyin bölümünü kullandıkları bulundu.

Kaygılı bireyler, duygusal kontrolü yan frontal kutup bölgesinden dorsolateral prefrontal kortekse kaydırır. Beyindeki farklı bölgeler, kaygının karmaşık bir şekilde işlendiği ve düzenlendiği yerlerdir. Derin beyin yapıları ve içsel duygusal bölgeler, kaygının bedensel duyumlarına ve fizyolojik tepkilerine katkıda bulunur. Yine amigdalabölgesi, duyusal tepkilerin düzenlemesinde önemli rol oynar. Özellikle tehdit ve tehlike algısı ile ilişkilendirilen korku ve kaygı duygularının işlenmesinde önemlidir. Bir başka beyin bölgesi olan anterior singulat korkteks bölgesinde ise duygusal çatışmaların ve zorlukların işlenmesi söz konusudur. Kaygı, bu bölgeler arasındaki etkileşimler sonucu ortaya çıkar.

Kaygı, nöropazarlama ölçümlerinde kullanılan önemli bir duygudur. Kişilerin herhangi bir ürünle ilgili duyguları, doğrudan davranışlarını yani satın alma kararlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Tüketiciler, kaygı durumlarında güvende hissetmelerini sağlayabilecek markalara veya ürünlere yönelebilirler. Nöropazarlama uzmanları, markaların/ürünlerin tüketiciler üzerindeki duygusal etkilerini gözlemleyebilir ve buna yönelik duygularını analiz edebilir. Kaygılı tüketiciler, satın alma kararlarını daha dikkatli bir şekilde değerlendirebilirler. Fizyolojik ve nörolojik araştırmalar, hangi faktörlerin tüketicilerin kaygılarına nasıl etki ettiğini anlamak için Online Duygu Durum Analizi ile duygunun kendisini, Sabit ve Mobil EEG Ölçümlemesi ile beyin aktivitesini inceler.

SONUÇ OLARAK; duygu haritalamasında negatif eksende yer alan ‘Kaygı Duygusu ile tetikleyicileri’, hayatın her alanında olduğu gibi tüketici davranışlarını anlama ve buna yönelik stratejiler oluşturma aşamalarında da önemli bir yere sahiptir.

Referans:

Psikolog Merve Altındağ

Anxiousindividualsshiftemotioncontrolfrom lateral frontal poleto dorsolateral prefrontalcortex” byBobBramson et al. Nature Communications

Peleg-Popko O (2004) Differentiationand Test Anxiety in Adolescents, Journal of Adolescence, 27:645- 662.

Lufi D, Darliuk L (2005) The _nteractiveEffect of Test Anxietyand Learning DisablitiesAmongAdolescents, International Journal of EducationalResearch, 43: 236-249.

Etiketler: #nöropazarlama, #beyin, #nörobilim, #kaygı

Facebook
Twitter
LinkedIn

2024’te Nöropazarlama Trendleri

Dijitalleşen dünyada, markalar tüketicilerin dikkatini çekmek ve onları ikna etmek için giderek daha yenilikçi yöntemler arıyor. 2024 yılı itibariyle, bu alandaki en güçlü araçlardan biri, nöropazarlama olarak bilinen Sinir Bilimleri oldu. Beynin dikkat, algı, öğrenme, duygusal uyarılma ve karar verme süreçlerinin (kognisyon) altında yatan biyolojik mekanizmalar hakkında önemli bir bilgi birikimi oluşturmuştur. Nöropazarlama gibi alanlar bu bilgi birikiminin gelişen uygulama alanlarındandır.

Yeni Yıla Beyin Odaklı Giriş

Yeni yıl, bir dönüm noktasıdır; hem kişisel hem de ticari anlamda büyük bir başlangıç olarak kabul edilir. İnsanlar, geçmişin izlerini geride bırakıp yeni umutlarla, yeniliklerle dolu bir yıla adım atmak isterler. Bu dönemde markaların, tüketici psikolojisini anlamaları ve onlara hitap etmeleri daha da önemlidir. Beyin odaklı pazarlama, markaların tüketicilerin düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını doğru analiz etmelerini sağlayarak, daha etkili bir iletişim kurmalarına yardımcı olabilir.

2025 Yılının Rengi: Mocha Mausse ve Nöropazarlama Perspektifi

Pantone Color Institute, 2025 yılı için “Mocha Mausse” adlı kadifemsi kahverengi tonunu yılın rengi olarak belirledi. Bu seçim, yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda derin bir psikolojik ve duygusal anlam taşıyor. Renklerin, kişisel ve toplumsal düzeyde nasıl algılandığı ve anlam bulduğu üzerine yapılan nöropazarlama araştırmaları, renklerin tüketici davranışları üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor.